ey acıyan yanlarım !
sırnaşan toprak,
isyanımdaki gürültü,
ve ey seccademdeki itaat !
susturun beni...
ne mabedimdeki bakirelerin gözbebekleri kalsın aklımda,
ne de suçluluğu dünyaya doğmamın.
rütbeli bir şarlatanın emir kipiyle
esas duruşa geçirin beni
'esasıma' döneyim..
özüm..incinmemiş yanlarım,
sivri ucuyla bir okun
zehirli sarmaşık süslü bir niyet.
ölüm gibi akibet
ölümüm ki doğrulur her defasında yaşama,
doğur beni ey acı !
yüzüme vur ıstırabını
kursağıma çöreklen.
saltanatım olsa kaç yazar bulanık sularında düşlerin
kan yürüsüm geceme !
yürüsün diyorum..
ıslak bir yatakta gireyim alkolün koynuna
tasmalı pezevenklerin neon ışıklı pazarlıklarında
elde hüzün elde şehvet
ve ne varsa bana kalan
koyayım ortaya..
oysa kanıksanmış bir girdap
çaremiydi türkülerin isyanına?
bende hep mahzun bir öykü
bende içi boş kalabalıklar...
ey zahmetli yolculuklara selamsız duasız uğurlanan ümit !
kefensiz cesetler kadar mahrurum bilesin.
beni sen yoldaş sayma kendine
sürgün bir yürek taşırım avuçlarımda ben
mevsimlik işçisiyim ömrümün
soluğum gün kokar,
paçalarım düne bulanık..
vedat ezer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
ilgin ve yorumun icin tesekkurler..dostlukla.