20 Eylül 2015 Pazar

Gayb kapısından çıktım baktım ki o konuşa konuşa bitiremediğimiz hayat meğer,çırağı yağmuru misali  yaprağa düşen bir damla imiş..
o üzerinde yürüdüğümüz yeryüzü, zaman zaman içine sığmadığımız gökyüzü,yıldızlarına bakıp bakıp uzak diyarları düşündüğümüz sıcak temmuz geceleri..bazen yıldızsız soğuk gecelerinde semaya kafamızı kaldırdığımızda hiç bir şey göremeden yalın bir yalnızlık duygusu ile sağa sola arandığımız şubat geceleri..
ilk tomurcuğun dünyayı süslediği ılık mayıs akşamları,
değişen ,geçen mevsimler..kabaran deniz,yağan yağmur,kar..soğuyan sonra yine ısınan toprak,ay ve güneş iki kandil..
arada bir baharda süpriz yapan gökkuşağı,renk cümbüşü..
açan güller,dökülen yapraklar..hepsi bir yağmur tanesi kadar çarçabuk açan kokan sonra dökülen gül yaprakları imiş..
o uğruna kanlar döktüğümüz topraklar,bakmaya kıyamadığımız mallarımız,kadınlarımız aksamustu esen tatlı bir rüzgar imiş..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ilgin ve yorumun icin tesekkurler..dostlukla.