23 Ekim 2010 Cumartesi

sus pus sesler..

.....

kalbim seccademin altında inlerdi
parmak uçlarımda hep o yaralı gülüşler
ve o tanımsız sızılardan içime düşen gölgelerle
varla yok arasında ince bir sınır.
oysa batık bir gemiydim ben.


hırçın...
vazoların ve bardakların yerlerde parçalandığı
-kalplerimiz gibi-
günler ve gecelerden sonra,
suskun bir sabaha uyanıyor şimdi gözlerim.
oysa  gürültülü bir istasyondum ben.


oyunbozandı sanki gök,
veba sonrası şehirde boş sokakların esaretinde,
bir matem duasıydı evlerden duyulan,
pencereler açık değildi,
sokağa taşıyordu yine de sesler..
yüzümde alevli bir tebessüm,
içimde gelgitler..


sanki ben; kalbimi ısırdıkca,
-dudaklarımı kanatır gibi-
farzedelim yalan ve güzel,
farzedelim uzak ve yakın bir ömrün,
kaldırım taşlarını adımlıyorum.
oysa kabuk baglamış bir yaraydım ben.



vakit derindi,gece uzun
nihayetsiz bir şarkı çalıyordu radyoda
hatırlıyorum,flamenko bir ağıttı bu.
gölgesini yitirmiş bir kadının hüznüyle
ses veriyordu sonyaz..
de ki; acıdır bu.



vedatezer 2001

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ilgin ve yorumun icin tesekkurler..dostlukla.